16 Nisan 2014 Çarşamba

Maddiyat Yetersizdir, Ölümü ve Acziyeti Durdurmaz


Kuran’ın en büyük hatırlatmalarından biridir ölüm. Herkes bir gün öleceğini bilir ama kimse bu gerçeği tam manasıyla idrak etmez. Herhangi bir soruya verdikleri evet/hayır cevabı kadardır etkisi. Çevremizden çok kere duyarız, dünyaya bir kere geliyoruz, diye. Her ne kadar bu cümleyle dünyada var olmanın bir kereliğine mahsus güzelliği vurgulansa da, bu cümleyi genellikle insanları bir anda coşturma amacıyla söylenmişken duyuyoruz. 

Çoğu insan haftalık görevleri için yaşıyor. Ne dünyaya bir kere gelmenin anlamına varır insan, ne de var oluşunu derinlemesine sorgular. Ölümün varlığı, hayatımızın anlamını, yaşamımızın ve benliğimizin değerini sorgulatan en büyük gerçekliklerden biridir.
Ortalama bir insan bir ömür boyu çalışır, didinir durur. İyi bir okul için, iyi bir iş için, daha çok para kazanmak için, o ayı daha rahat geçirmek için, çocuklarının masraflarını karşılamak için. Stres doludur hayatı. Hep daha zengin olmanın hayalini kurar. Daha çok şey satın almak için, dünyevi hırs ve arzularını yerine getirmek için yaşayan insan çoktur.

Ölüm, Allah'ın Kur'an'da çok sık hatırlattığı, insanların ise çok kere unuttuğu bir şeydir.

Dünyadaki yaşamı için ne kadar çok şey satın alsa da, ölüm karşısında satın alabileceği bir kaçış yoktur insanın. Sadece maddiyat yetmez insana. Hastalık karşısında, yataklara düştüğünde, kasları ağrıdığında, yaşlandığında, beli büküldüğünde, eklemleri yavaşladığında, uykusuz kaldığında, başı ağrıdığında, yalnızlıkta maddiyatın yeterli olmadığına şahit olur insanlar.


İnsanın ayakta kalmak için ihtiyaç duyduğu duygular vardır. Sevilmek gibi. Ama ofisinin kapısındaki unvandan ötürü ceket ilikleten bir saygıya değil, samimi bir sevgiye hasreti vardır insanın. Fotoğraflarını paylaştığında diğerlerine nispet olsun diye yaşamaya değil, sıkışıp kaldığında bir dost muhabbetine, içten gülmelere, neşeye ihtiyacı vardır. Tüm bu ihtiyaçları karşılanmadığı için bunalıma giren insan çoktur. Hatta şöhret sahibi ve çok zengin, başarılı insanların bile sırf bu yüzden sıklıkla bunalıma girdiklerini duyarız.

Maddiyat, pek çok şeye yetmez. Ölüme karşı durmaya ise hiç yetmez. Huzurlu olmaya da yetmez. İnsanın diğer saydığım şeyler gibi huzura da ihtiyacı vardır. Stresli kalabalıklar kafasına üşüştüğünde, uzaklaşmaya ihtiyacı vardır ama sadece bir tekneye binip maviliklere açılarak değil, insanın zihninde kalbinde huzur olmalıdır. Aksi takdirde, teknesi ile açıldığında da içindeki huzursuzluk onu bırakmaz.


İnsan ne kadar çok kazansa da, ne satın alsa da, parasıyla ne kadar güven sağlamaya çalışsa da dünya yaşamının en sonu kaçınılmaz ölümdür. Uçak daha güvenli olsa da, evin kenarları güvenlik kameraları ve çelik duvarlarla örülü olsa da ölüme engel olunmaz. 

Bir kaç senelik gençliğini, zengini de fakiri de depresyonunda harcayabilir rahatlıkla. Çünkü ölüm demek, dünya için yaptığımız tüm yatırımların bir gün sonunun gelmesi demek.

İnsanlar kendini uyuşturma peşinde harcarken, yirmi beşinde, kırk beşinde hep ölüm vardır. Beyin, öyle bir şeydir ki, bir kere düğüm olduğunda, kalp acıdığında; insan sıkışıp kalır, alanları daralır. Kaç kişiden daha lütuf içinde olursa olsun.

Kuran, insana ibret olsun diye acizliğini hatırlatır. Şaşmaz gerçeği de: 

O saat elbette gelecektir. (Hicr Suresi, 85) 

Neye imrenilirse imrenilsin şu hayatta, takvadan başka, gelip geçicidir ve yıkımdır. Yıkımdır, çünkü hayatının sona ermesi ile yıkılır, biter. Dedim ya, çünkü ölüm dünyalık tüm yatırımlarımızı yerle bir eder. Ölümle birlikte yerle bir olmayan tek yatırım, ölümden sonrasında bile bize katkısı olabilecek şeylerdir.

İnsan kendine dev malikane de kursa; tekerlekli sandalyeye düşmeyeceğinin, kanser olmayacağının, gerçek sevgiyi bulup bulamayacağının, gece ışıklar söndüğünde iyi bir uyku çekip çekemeyeceğinin garantisi yoktur. Öyleyse, maddiyatı hayatım tüm anlamı sanmak yersizdir.

Bazı insan ise, basit görünen sorunlarından kaçmak için, pisliğin içine battıkça batar. Sorunları aslında hayatlarında Allah’ın olmayışıdır. Allah'ı o kadar umursamıyorlardır ki, fakat farkına bile varmazlar eksik olanın, Allah için yaşamadıkları olduğunun. Bazı insanların her şeyleri tamdır, sevgili tamamdır, ceket tamamdır, iyi anne baba tamamdır, ama bir şey eksiktir. O eksiklik, içlerine derin bir boşluk duygusu ve manasızlık verir. İşte böyleleri, neleri olsa da güçsüzdürler. Allah yoktur çünkü hayatlarında. Hayatlarından tam bir tatmin alamazlar. 

İnsan, "bir kere geliyorum" dediği şu hayatında manevi donanım kazanmaktansa, maalesef bu hayatı ölüm gerçeğine rağmen maddi şeylerle geçirmeye çalışır. Üstelik de kaybolacak olan maddi şeyler peşinde...Önce bu hayatta tatminsizlikle mutsuzlaşır, sonra ahirette mahvolur. 

Yazılarımı şu siteden de okuyabilirsiniz:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder