6 Temmuz 2015 Pazartesi

Semud Kavminden Alınacak İbret ve Ahiret Odaklı Yaşamanın Güzelliği

Hayatta gördüğümüz pek çok insanın en büyük dertlerinden biri rahata ermek, nimetlenmek, eğlenmek, eğlence peşinde vakit geçirmek, zenginleşmektir. Delicesine işe gidip gelen, sınavlarına çalışan öğrencilerin derdi rahata ermektir. Rahata ermekten kastım, en önce geçimini rahat bir şekilde sağlamak, maddi hiç bir sıkıntı çekmemektir. Lüks yaşamak, tatile çıkabilmek, en gözde mekanlarda yiyip içmek, en pahalı markalardan giyinebilmek, istediği arabaya sahip olmak pek çok kişinin hayalidir.


Oysa unutulan, hatırlansa da tam olarak kavranmayan, belki inanıp üzerinde hiç düşünülmeden geçilen koca bir gerçek vardır, o da Ahiret.
 
Bazıları okuldaki bir sınav için oruç tutmaz, bu da geçerli bir sebep olarak görülür. Peki dünyada girilen sınavlar Allah’ın imtihanından önemli midir? Elbette hayır. Müslümanım diyip oruç tutan insanlardan bile bu tarz tavırlar görüyorum. İşte bunun sebebi; yeterince Ahiret gerçeğini kavrayamamaktır. Dini, bir gelenek olarak yaşatmak, kültürel bir değere indirmektir. 
 
Başka zamanlarda sizi namaz kıldığınız için takdir edenler, bir tanıdığınızın düğün günü namaz kılsanız, bugün düğün günü, makyajımız yapılacak namaz mı kılınır, diye tepkiler verir. Günlük boş bir eğlence arayışı için Allah asla hatırlanmaz, Allah’ın kesin uyarılarının ciddiyeti kavranmaz.
 
Malesef insanlar Kuran’ı anlayarak okumadıkları, Allah için din için yeterince kafa yormadıklarından Allah’ı ve dinini birinci plana koyamıyorlar.
 
Yeryüzünde herkes Allah’a gönülden bağlı olsa, Kuran’ı tasdik edip uygulasa şu dünyada bizi rahatsız edici sıkıntılar minimum düzeyde olurdu. Belki bir hastalık, belki soğuk hava bizi rahatsız ederdi ama emin olun bizi strese sokan, rahatsız eden pek çok faktör neredeyse ortadan kalkardı. Allah’ın indirdiği kitapla hükmedenler doğaya da değer vereceğinden o müthiş leziz gıdaların, temiz havanın yapısını kimse bozmayacak ve büyük ölçüde kötü hastalıkların önüne geçilecekti. Aralarında maddi uçurumların olduğu bir halk olmayacak, herkes maddi açıdan daha iyi standartlara ulaşacak, dayanışma kardeşlik ortamı olacaktı. Dolayısıyla bugünkü o çetin stresli kaygılı maddi sorunlar, maddi mücadele bu denli yıpratıcı olmayacaktı. 
 
Demem o ki, insanlar hem Allah’ın kurallarına göre yaşamıyor, hem Allah’ı takmıyorlar, bunu da şu kısacık dünya hayatı için yapıyorlar ama Allah’ı umursamadıkları için şu dünya hayatını da kendilerine zehir ediyorlar. Yani insanlar eğlence için Allah’ı görmezden gelirlerken aslında daha rahat, huzur dolu, gerçek mutluluğun olduğu hayatı kaybetmiş oluyorlar.
 
Daha rahat bir dünya hayatı sürmek için duyulan kaygı, Ahiretteki yaşam için duyulan kaygıdan daha büyük ne yazık ki. Daha da vahimi, bu durum Allah’a inanıyorum diyen insanlarda da çok sık görülüyor. Bu da onların inançlarında yeterince samimi olmadıklarını gösteriyor. Allah’ı yeterince umursamıyorlar, ”Allah ya benden razı olmazsa?” diye bir endişe duymuyorlar.
 
Ahireti dünya için satarken aslında heba oluyorlar. Ahirete karşılık şu dünyayı tercih etmek ne kadar vahim değil mi?
 
İşte Allah Zariyat Suresinde Semud Kavminin başına gelenleri hatırlatarak bizlere ibret dersi veriyor.

Semûd’da da bir ibret var. Onlara şöyle denmişti: “Bir vakte kadar yiyip içip eğlenin.”  


Daha sonra onlar, Rablerinin emrine kafa tuttular da gözleri baka baka yıldırım kendilerini yakaladı.  


Ne kalkıp kaçabildiler ne de kendilerine yardım eden oldu. (Zariyat Suresi, 43, 44, 45)
Hala yiyip içip eğlenerek, dünya nimetleri peşinde koşarak; Allah’ı, dinini, Ahireti görmezden gelenler bu yazıyı okuyorsa bir kere daha düşünsün derim. Dünyalık hatalara düşen kardeşlerimin de anında silkelenmelerini temenni ederim. 


Allah Var blogu ile ortak sitemizden de beni takip edebilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder