Geçenlerde bir tanıdığım, Allah’ın kötü
insanları neden zenginleştirdiğini, onlara dolgun maaş, güzel evler, iyi maddi
imkanlar vermesini anlamadığını söyledi.
Oysa Kuran’a baktığımızda Allah pek çok ayette insanlara -hele ki bazılarına- geniş imkanlar verdiğini ama bunların illa mümin olmaları gerekmediğini anlatıyor. Sebeplerini idrak etmemiz için Kuran’ı iyice anlayarak okumamız gerekiyor tabi.
Bu dünya geçici bir dünya, burada en büyük mülke sahip insanın serveti de geçici. Allah, bu geçici sistemi kurmuş. Bazıları iyi bir geçim içerisinde, Allah’ı umursamadan hayat sürüyor, tatile çıkabiliyor, istediği şeyleri satın alabiliyor. Allah’ı umursamayarak, Allah’a karşı nankörlük yapmış oluyorlar. Ahiretin varlığını umursamıyorlar. Allah’a karşı nankörlük halindeler yani. Allah işte böylelerini zenginliğe boğabilir, onlara geniş imkanlar vererek aslında onları ne kadar nankör olduklarıyla Ahirette yüzleştirecek inşallah. O çok sevdikleri mallarının, Ahirette kendilerine fayda getirmeyeceğini onlara ispatlayacak. Bizler de insanların nimetlendirildikçe kibirlenmelerine, şu geçici dünya hayatına kanıp onunla oyalandıklarına, Ahireti umursamayıp dünyalık yaşadıklarına şahit oluyoruz.
Allah zaten dünyayı isteyene dünyayı verdiğini, Ahiretten ise nasipleri olmadıklarını bildiriyor.
Oysa Kuran’a baktığımızda Allah pek çok ayette insanlara -hele ki bazılarına- geniş imkanlar verdiğini ama bunların illa mümin olmaları gerekmediğini anlatıyor. Sebeplerini idrak etmemiz için Kuran’ı iyice anlayarak okumamız gerekiyor tabi.
Bu dünya geçici bir dünya, burada en büyük mülke sahip insanın serveti de geçici. Allah, bu geçici sistemi kurmuş. Bazıları iyi bir geçim içerisinde, Allah’ı umursamadan hayat sürüyor, tatile çıkabiliyor, istediği şeyleri satın alabiliyor. Allah’ı umursamayarak, Allah’a karşı nankörlük yapmış oluyorlar. Ahiretin varlığını umursamıyorlar. Allah’a karşı nankörlük halindeler yani. Allah işte böylelerini zenginliğe boğabilir, onlara geniş imkanlar vererek aslında onları ne kadar nankör olduklarıyla Ahirette yüzleştirecek inşallah. O çok sevdikleri mallarının, Ahirette kendilerine fayda getirmeyeceğini onlara ispatlayacak. Bizler de insanların nimetlendirildikçe kibirlenmelerine, şu geçici dünya hayatına kanıp onunla oyalandıklarına, Ahireti umursamayıp dünyalık yaşadıklarına şahit oluyoruz.
Allah zaten dünyayı isteyene dünyayı verdiğini, Ahiretten ise nasipleri olmadıklarını bildiriyor.
…İnsanlardan
bazısı şöyle der: “Ey Rabbimiz, bize dünyada ver!” Böylesi için âhirette bir
nasip yoktur. Onlardan kimi de şöyle yakarır: “Ey Rabbimiz, bize dünyada da
güzellik ver, âhirette de güzellik ver! Ve bizi ateş azabından koru!” İşte
böyle diyenlere kazandıklarından bir nasip vardır. Allah, hesabı çok çabuk
görür. (Bakara Suresi, 200-202)
Alın işte,
dünya malı isteyene şu geçici-iğreti dünya malı. Çok istiyorsunuz, buyrun!
Bakalım sizi aldığınız bu dünya malı Ahirette kurtaracak mı! Şahit olun!
Kötü bir
insana verilen mal, mülk, imkan aslında bir ceza olarak veriliyor. Kibirde,
fesatta boğulsunlar diye nimetlendirildiklerini anlıyoruz. Oysa bir insan,
gerçek bir mümin ise, Süleyman Peygamber örneğinde olduğu gibi büyük mülkler
sahibi de olsa kibirlenmez, Allah için yaşar, İslam’ı düşünür.
Kuran’a
baktığımızda isteyen, dileyen insanın öğüt aldığını görüyoruz.
Dileyen, onu
düşünüp öğüt alır. (Abese Suresi, 12)
Ben de
inanmak istiyordum, bunun için adımlar attım, araştırdım, inanmazken inandım.
Bu konuda Allah’a karşı demek ki kibrim yokmuş, inadım yokmuş, şimdi geçmişe
baktığımda bunu anlayabiliyorum. Yani isteyen, dileyen, uğraşan inanır. İsteyen
inanır. Mümin olmak kişinin kendi elinde. ”Dileyen öğüt alır” demiyor mu
Rabbimiz? Yani, inanabilme potansiyeli olan, aslında mümin olabilecek
insanları, Allah kendi dilemesi ile kötü yapmıyor. Onlar zaten mümin olmayacak,
bunu Allah biliyor. Bunu da hatırlattıktan sonra ayetleri okumaya devam edelim
inşallah.
Benimle, o
nimete boğulmuş yalanlayıcıları baş başa bırak! Birazcık süre tanı onlara.
(Müzzemmil Suresi, 11)
Bakın, Allah
Müzzemmil Suresi’nde açıkça nimete boğulmuş inkarcılardan bahsediyor. Şimdilik
onlar şu kısa hayatta nimete boğuluyorlar ama, nimetlendirildiklerine bakmayın.
Çok kısa bir süreleri var rezalet çukuruna düşmeleri için.
33. İnsanlar
bir tek ümmet haline gelmeyecek olsalardı, o Rahman’a nankörlük edenlerin evlerine
gümüşten tavanlar çatar, sırtlarına binip yükselecekleri merdivenler/asansörler
yapardık.
34. Evlerine kapılar, üzerlerinde yan yatacakları koltuklar yapardık;
35. Her yanda süsler oluştururduk. İşte bütün bunlar, şu iğreti dünya hayatının nimetidir. Rabbinin katındaki âhiret ise takva sahipleri içindir. (Zuhruf Suresi)
İşte, Allah nankörlük edenlere
zenginlik, lüks bir hayat vermesindeki bilgeliği Zuhruf Suresi’nde bizlere
anlatıyor. Dünya nimeti kısa süreliğine oyalanmak için verilecek bir şey, bu
kadar geçici. Dünya ise Ahiretin yanında bir gün bile değil. Çok kısa. İşte bu
kadar kısalıkta gördükleri bir rüya zenginlik, Allah’ı umursamayanlar için.
Ahirette cezalandırılırken, bu dünyada yaşadıkları keyfin zerresini
hissedemeyecekler. Ne kadar pis, ne kadar nankör olduklarını görecekler. Bu
lüks içinde Allah’ı umursamamayı, içine düştükleri halleri Ahirette onlar da
anlayacak.
10. Küfre batmışlar için hiç de kolay
değildir.
11. Benimle, yarattığım kişiyi baş başa bırak!
12. Hesapsız bir mal verdim ona.
13. Göz doyurucu oğullar verdim.
14. Alabildiğine imkânlar döşedim onun için.
15. Tüm bunlardan sonra hırs ile daha da artırmamı istiyor.
16. Hayır, iş sanıldığı gibi değil! O, bizim ayetlerimize karşı bir inatçı kesildi.
17. Ben onu dik bir yola süreceğim. (Müddesir Suresi)
11. Benimle, yarattığım kişiyi baş başa bırak!
12. Hesapsız bir mal verdim ona.
13. Göz doyurucu oğullar verdim.
14. Alabildiğine imkânlar döşedim onun için.
15. Tüm bunlardan sonra hırs ile daha da artırmamı istiyor.
16. Hayır, iş sanıldığı gibi değil! O, bizim ayetlerimize karşı bir inatçı kesildi.
17. Ben onu dik bir yola süreceğim. (Müddesir Suresi)
Bu ayetler durumun vehametini çok iyi
anlatıyor aslında.
Bize de öğüt var,
Namazı kılın! Zekâtı verin. Güzel bir
ödünçle Allah’a ödünç verin! Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz
iyiliğin, Allah katında hayrını daha çok, ödülünü daha büyük olarak
bulacaksınız. Allah’tan af dileyin. Hiç kuşkusuz, Allah çok affedici, çok esirgeyicidir.
(Müzzemmil Suresi, 20)
Tabi iyi bir insanın da darlıkla
sınanabileceğini anlıyoruz Kuran’dan ama müminlere zenginlik gibi imkanlar da
verilebileceğini görüyoruz. Bunun ikisi de imtihan tabi. En hayırlısını
Rabbimiz bilir. Zenginlik hem lutuf, rahatlık, mümine dünyada verilen küçük bir
ödül olabilirken, Allah’ın merhameti hem de büyük bir imtihan. İnsan bu durumda
Allah’a daha da çok yönelmeli. Büyük işler yapmalı. Allah’ı unutturabilecek bu
imkanları, Allah’ı hatırlamak için kullanmalı. Dünyalık şeyler yüzünden Allah’ı
unutmamalı. Darlıktakiler de Allah’a sabırla daha da çok yönelmeli elbette.
Allah’dan önce Ahireti ümit etmeli herkes. Zengin- Fakir herkes.
Pek çok Peygamber sıkıntı sonrası
rahatlık ile lutuflandırılmış. Pek çok Peygamber uzun süren sıkıntılar da
çekmiş. Yusuf Peygamber örneğin onca sıkıntıdan sonra Hazine Bakanı olmuş.
Muhammed Peygamber de Kuran’a baktığımızda geçim sıkıntısı çekmiş, sonra
zenginleştirilmiş. Musa Peygamber ise, Yusuf ve Muhammed Peygamber’den farklı
olarak, önce sarayda büyümüş, daha sonra uzun müddet çobanlık yapmış.
Unutmayalım ki Karun da kötü ama çok
zengin yaşamış biriydi, Karun’un da zenginliği geçti, şimdi ibreti alem olarak
kendisi kemik, Hesap Günü’nde o derin rezaleti bekliyor.
Kuran, çıkarabileceğimiz şu mesajı bize
veriyor aslında : ” Karun’a bakın, zengindi, Allah ona malı mülkü
verdi, verdikleri kendisine fayda etmedi, malın mülkün yararını göremedi.”
Konuyla alakalı olarak şu yazıyı da muhakkak okumanızı tavsiye ederim inşallah.
http://allahvar.blogspot.com.tr/2012/09/ahiret-icin-dua-ediyor-muyuz.html
Allah Var blogu ile ortak sitemizden de beni takip edebilirsiniz.
http://www.allahateslim.com/
Allah Var blogu ile ortak sitemizden de beni takip edebilirsiniz.
http://www.allahateslim.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder