11 Mayıs 2016 Çarşamba

Cennet Eşyaları

Allah, müminleri vahyi aracılığı ile takva yolunda ilerlemeye sevk ederken, bir yandan da helal arzularımıza yönelik ayetler bildirir. Dünyamızda bizim için yarattığı gıdalar, eşimiz, vücudumuzun işleyişi, gece ve gündüzün birbirini takip ediyor oluşu, bizim için yağmuru indirmesi, balı yaratması, şifa ulaştırması gibi sayısız örneklerinden bazılarını ayetlerinde bildirerek bizi düşünmeye sevk eder.

Kulunun en doğal arzularını yaratan Allah’tır. O arzuları en kaliteli ve bizi en mutlu edecek şekilde yaşamamız içinse bunları helal bir dairede tatmamızı buyurur. Bu arzulardan biri de sonsuzlaşma arzusu ve her şeyin tam olduğu bir hayatı yaşama isteğidir. Tamamen mutluluğun, huzurun, barışın, sevginin, Allah’a şükür duygusunun yer aldığı; bütün dünyevi sıkıntılardan, ezadan, hastalıktan, uğraşılması insana sıkıntı verebilecek en ufak bir işten tamamen uzak bir hayatı kim yaşamak istemez ki?

Müminler, hayatı Allah’ın buyruklarına göre yaşar. Ahiret arzusu yaşamlarında hissedilir.

Şu hayatta dünyevi bir şeylerden rahatsızlık duysam aklıma bazen cenneti getiririm. Oradaki hayatı arzularım. Bu bana büyük bir mutluluk, heyecan verir. Hepimizin hayatında en ufak bir dünyevi özellikten şikâyetçi olma durumu yaşanır aslında dışarıya adım atar atmaz, bazen havanın aşırı soğuk olmasından ötürü titremem, aşırı sıcaktan bunalmam sonucu cennet havası şart derim. Bunu söylemeyi de, fani en yakınımdan öğrendim.

Cennette her şey, orada olduğumuzda beğenimize ve memnuniyetimize hitap edecek. Bizi mutlu edecek, her şey tam istediğimiz gibi olacak. Tabi ki cenneti de yaratan Allah ve bizim için orada yarattığı hayat nasıl olacaksa, o inşa edecek, oraya gitmeyi başarırsak, Allah’ın yarattığı her şeyden hoşnutluk duyarak yaşamımızı sürdüreceğiz.

Hayatın kısa bir süre sonra biteceğini ve esas yaşamın ahirette olduğunu hatırlamak, bir mümine dünyevi koşullar zorlayıcı gelip sıkıntı verdiğinde iyi gelebilir. Allah, Kuran’da bize cennet tasvirleri bildirerek, aslında bir nevi bizi ahiret hayatına karşı ümitli kılar, geleceğimiz konusunda motive olmamızı sağlar.

Bu dünyada en ufak bir şey bile bazen bizim istediğimiz gibi olmuyor ve bu bize bazen sıkıntı verebiliyor. Pantolonumuzun beli tam olmuyor, saçımızı kestiriyoruz tam istediğimiz gibi olmuyor, ayakkabı bakıyoruz görünüşünü çok beğeniyoruz ama rahatsız ediyor. Ev tutarız, bir yerinde içimize sinmeyen ya da beklentimize tam uymayan bir özellikle karşılaşırız.

Bunlar ufak şeyler tabi ki, kafaya takılmaması gereken şeyler olmalı aslında. Yoksa sürekli bir şeylerden mutsuz oluruz. Onun yerine, şükretmek için ne kadar çok sebebimiz olduğunu düşünmeliyiz.

Kuran’da cennet hakkında her detay verilmediği gibi, oradaki ipek giysilerden, gümüş bileziklerden bahsediliyor.

Üzerlerinde yeşil ince ipeklerle, kalın ipeklerden giysiler vardır. Gümüşten bileziklerle süslenmişlerdir. Ve Rableri onlara tertemiz bir içki ikram etmiştir. (İnsan Suresi, 21.ayet)

Orada şaraptan, baldan, sütten, tadı bozulmayan sudan nehirler olduğu bildiriliyor. Sadece sakınanlara vaad ediliyor.

Sakınanlara vaat olunan cennetin durumu şöyledir: Orada, bozulmayan sudan ırmaklar; tadı bozulmayan sütten nehirler, içenlere lezzet sunan bir şaraptan nehirler, süzme bir baldan oluşan nehirler var. Ve orada kendileri için her türlü meyvenin yanında, Rablerinden bir de bağışlanma var. Bu nimetler içindekiyle, uzun süre ateşte kalıp da içirildiği sıcak su tarafından bağırsakları parçalanan kimse aynı olur mu?
(Muhammed Suresi, 15.ayet)

Bu ayetteki şarap, niyeyse çok eleştiriliyor. Şarap bu dünyada haram kılındığı için yasak. Haramı da helali de her iki dünya için Allah belirliyor. Dilediğini bizim için uygun bulur, en doğrusunu Rabbim bilir.

Ahlak, Allah’ın yasası kabul edilmediği müddetçe, kişiden kişiye değişen, belirsiz bir kavram olmaya mahkumdur. Biz, Allah neye izin veriyorsa, onun peşinden gidiyoruz. Belirli bir ahlaka uyarak da en tutarlı tavrı biz gösteriyoruz. Orada bahsedilen şarabın, dünyadakine özellikleri ne kadar benzer bilmiyoruz. Lakin, cennetin yorgunluk bıkkınlık duyulmayan bir yer olduğunu, oradaki içeceklerin bu dünyadaki alkoller gibi olumsuz etkiler yaratmayacağı açık. Kaynar su içmeyi kendilerine yakıştıramayan ateistler, inkar üzerine ölürseniz, size vaad edilen işte ayette buyrulandır. Secdeye de kendinizi yakıştırmıyorsunuz cehenneme de. Dünyaya gelirken, Allah size sormadı, cehenneme atarken de sormasını beklemeyin. Kibri bırakıp, Rabbinize secde edin. Cehenneme değil de, cennete gidenler varken, siz de kendinize orayı yakıştırıp ona uygun bir benlik inşa edin, belki akleder de iman edersiniz.

Belimizi sıkan bir kemer, “alışverişte aradığımı bulamadım” durumları bile cennet hakkında Kuran’da verilen çok ince detayları düşünmemiz için bir vesile olabilir. Şu ayette bahsedilen örnek gibi:

Kristal gümüşten kadehler ki, tam diledikleri ölçüde belirlemişlerdir onları.
(İnsan Suresi, 16.ayet)

Bu dünyada gelip geçici, toprak olacak, bizi kurtarmayacak mallar uğruna heba olmaktansa, asla bitmeyecek hayatımızda, gelip geçici olmayan nimetler için çalışalım derim. Tabi ki önce Allah rızasını arzulayan kullar olarak:

Allah, mümin erkeklerle mümin kadınlara, altından ırmaklar akan cennetler vaat etmiştir. Sürekli kalacaklardır orada. Adn cennetlerinde de tertemiz barınaklar vaat etmiştir. Allah'ın bir hoşnutluğu ise hepsinden büyüktür. İşte budur o büyük kurtuluş. 
(Tevbe Suresi, 72.ayet)



Allah Var blogu ile ortak sitemizden de yazılarımı okuyabilirsiniz:





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder